Din dışı sistemin içinde Müslüman
Türkiye’de Müslümanlar temel kaynaklarla uyumlu olmayan, tarihte örneği bulunmayan, teorik altyapısı oluşturulmamış, nevzuhur, pragmatizme dayalı bir siyasi metod tercih etmişlerdir. Dönemsel şartların baskısı altında şekillenmiş, bütünlüğü bulunmayan bu metodun felsefesi, amacı, hedefleri ve programı son derece belirsizdir. Temelinde korku ve rahatın yer aldığı metod; haklarını savunamayan, düşüncelerinin arkasında duramayan, mücadeleyi göze alamayan, kendini gizleyen, bedel ödemeye ve risk almaya katlanamayanlar ile özgüvenini yitirenlerin ruh halinin eseridir. İslam gibi evrensel bir davayı böylelerinin hayatla buluşturması mümkün değildir. Elbette, kişi ve toplumu dönüştürüp adaleti tesis etme iddiası taşıyan bir sistemin böylesine ürkek ve cılız bir metotla hayat bulması düşünülemez.
Zira her düşünce ve inanç sistemi kendi metoduyla etkin, güçlü ve başarılı olabilir. Aktarma, parçacı, kolaycılığa kaçmış ve taklitçi metotlarla menzile varıldığı görülmemiştir.
Denilebilir ki; Ulus Devlet sistemi kurulduktan sonra, iktidar gücünü elde etmelerine rağmen Türkiye Müslümanlarının başarılı ve kalıcı bir siyaset üretememelerinin en önemli engellerinden biri metottaki bu tutarsızlıktır.