Eğitim Can Çekişiyor
“Eğitim, resmi ideolojinin tasallutu altında can çekişiyor. Tek tip vatandaş yetiştirmek için eleştirilemez bir dogma hükmünde vazedilen “Tevhid-i Tedrisat (Öğretimin Birliği) demoklesin kılıcı gibi toplumun tepesinde sallanıyor. Hiç kimse bu yüzden eğitimin asıl sorunlarına el atamıyor. Ne modern dünyanın eğilimlerine yönelmek mümkün, ne de Ülkenin şartlarına, gerçeklerine ve değerlerine uyan özgün bir eğitim sistemi oluşturmak.
Okullardaki öğrencilerin hali, okullarda öğretilenlerin hiçbir işe yaramadığını gösteriyor. Doğrusunu söylemek gerekirse; öğretilenlerin gerçek hayatla ilişkisi yok, insanın ve toplumun ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak bir bilgi yığını. Hayat boşluk kabul etmiyor. Bu yüzden öğrencileri asıl eğitenler okulların dışında: Çevre, medya, internet, teknoloji, futbol, müzik ve erotizm öğrencilerin dünyasına egemenlik kurumuş bulunuyor. Yeni kuşaklar değer yargılarını bütünüyle kaybetmiş durumda, serseri mayın gibi sağa sola savruluyor.”
Daha önce bir vesileyle ortaya koyduğumuz bu değerlendirme geçerliliğini koruyor, daha uzun bir süre de koruyacak gibi duruyor. Bugünlerde okullarda kılık kıyafet ile ilgili bir düzenleme gündemde. Şimdiye kadar tek tipçi, aynı tornadan çıkmış, tek merkezden planlanmış, aynı şeyleri öğrenen, aynı şeylere inanan, pozitivist, buyurgan, ulusalcı, ötekileştirici, farklılığa tahammülü olmayan, herkese aynı hayat tarzını dayatan bir insan yetişmesini hedefleyen sistem; okullarda öğrencilerin aynı kılık kıyafet içinde askeri bir görüntü sergilemelerini hedeflerine ulaşmak için uygun görmüştü. Sosyalist düşüncenin planlamacı bakış açısını da barındıran bu yaklaşım, modern dönemin ve onun siyasal sistemi olan Ulus-Devletin otoriter felsefesini yansıtıyordu.
Günümüzde giderek daha etkin hale gelen Postmodern eğilimin geliştirdiği örgütlenme biçimi olarak ortaya çıkan küreselleşme, aynı temel referanslara dayanmasına rağmen modernizmden farklı bir yönetim anlayışı ve yönteme sahiptir. Dayatmacı, tek tipleştirici, baskıcı anlayış yerine; daha gevşek, esnek, serbest, özgürlükçü, ikna edici, ayartıcı, kışkırtıcı, zevkçi, sahip olma ve tüketim arzusunu önlenemez biçimde kamçılayan, moda ve marka düşkünlüğünü teşhirciliğe dönüştüren, zenginliği üstünlük ve baskı aracı haline getiren bir anlayışı hayatın hedefi haline getirir. Öğrencilerin tek tip üniforma tarzındaki kıyafeti; küreselleşmenin dünyayı tek Pazar haline getirmeye yönelik üretim modeline uygun düşer mi? Bu sorunun cevabı, elbette “hayır”dır. Uluslar arası sisteme (küreselleşmeye, küresel kapitalizme) entegre olmak için önemli adımlar atan Ülkemizin, her alanda olduğu gibi, bu alanda da üstüne düşeni yapması kaçınılmaz bir zorunluluk olarak kendini dayatmaktadır. Bunun doğal sonucu olarak ilgili Bakanlık, toplumun talep ve ihtiyacını karşılıyormuş gibi yaparak öğrencilerin kılık kıyafetleri ile ilgili yeni kararlar alacaktır. Böylece, önemli bir eğitim sorununun rasyonel bir çözüme bağlandığını düşünerek, birçok konuda olduğu gibi, rahat bir nefes alarak kendimizi yanıltmaya devam edeceğiz.
Anılanların dışında bir üçüncü eğilim var ki, asıl onun üzerinde kafa yormak gerekir. O da: Kılık kıyafeti fıtrat ve ihtiyaç ile sınırlayıp, eğitimin amacını, temel sorunlarını ve içeriğini doğru bir eksene oturtmanın öncelikli bir öneme sahip olduğunu ortaya koymaktır. Öğrenciyi ruh ve zihin sağlığı açısından iyi bir noktaya taşıyacak, varlığına anlam kazandıracak ve onu “hakikatin bilgisi”ne ulaştıracak bir donanıma sahip olmasını sağlamaktır. Önemli olanın dış görünüş ve maddi zenginlik olmadığı; gönül, davranış ve ilişkilerde olumlu çizgiyi yakalamanın eğitim açısından çok daha değerli olduğuna inandırmaktır.
Bu çerçevede bir eğitim anlayışıyla iç zenginliği kazanmış bireylere ayrıca bir kıyafet dayatmaya ihtiyaç kalmayacaktır. Dışarıdan bir baskı yerine iç disiplinin dış görünüşe kendiliğinden çeki düzen vereceği bir bilinç düzeyi yakalamak asıl hedef olmalıdır.
Ayrıca şu can alıcı soruyu sormadan geçmek olmaz: Kılık kıyafette düşünülen özgürlük, öğrencilerin inançlarına göre seçim yapmalarına da izin verecek mi? Sözgelimi, başörtüsü serbest olacak mı? Eğer olmayacaksa buna “kılık kıyafette serbestlik” denilebilir mi?
18.05.2010