IRKÇILIK
Karşı durabilecek yegâne güç İslam olduğu halde Müslümanlar, İblis’in mesleği olan ırkçılığın tuzağına düşmekten kurtulamadılar. Öyle ki; emperyal güçler tarafından, ırkçılığı sistem olarak uygulamak üzere kurgulanan “ULUS DEVLET”e muhalefet etmeyi pek çok Müslüman, neredeyse İslam’a isyan mesabesinde görmektedir. Bazıları da neden benim de böyle bir devletim yok diye hayıflanmaktadır.
Bu iki yönlü savrulma, Müslümanları, kendi tezlerini, birikim ve kazanımlarını göremeyecek bir körlüğe itmiş ne yazık ki! Reaksiyoner, savunmacı, parçacı, yüzeysel, geçici heveslerle sorumluluklarını yerine getirebilecekleri kolaycılığına kaçıyorlar.
Öte yandan; Postmodern Küreselci aktörler, halen dünyanın en yaygın, en etkili en tahrip edici aracı olan Ulus Devlet modelinin vadesinin dolduğunu dillendiriyorlar. Yerine ise, “MİKROMİLLİYETÇİLİĞİ” esas alan daha vahim bir modeli dünyaya dayatmanın hazırlıklarını sürdürüyorlar.
Birincisinin tuzağına düşenler, ikincinin tuzağına düşmekten bu halleriyle kurtulabilirler mi, ne dersiniz?