İslam Tarihi’nde İlk Nüfus Sayımı

Ali KOZAN

28.12.2015

İslam Tarihi’nde İlk Nüfus Sayımı

İnsanlık tarihi boyunca çeşitli gerekçelerle pek çok nüfus sayımı yapılmıştır. İlk devirlerde yapılan nüfus sayımlarının amacı ise genellikle vergi mükelleflerini ve asker sayılarını belirlemektir. İslam tarihinin ilk devirlerindeki nüfus sayımlarının da daha çok gayr-i Müslimlere karşı Müslüman nüfusu tespit etme ve savaşçı unsurları belirleme amaçlı olduğu görülür. Nüfus sayımı ve bu bağlamda yapılan istatistiklerin bir toplumun sosyo-kültürel ve ekonomik yapısını ortaya çıkarmadaki katkısı malumdur. Fakat İslam tarihindeki ilk nüfus sayımları, bugünkü demografi ilminin içerdiği (doğum, ölüm, evlenme, boşanma, göç) kompleks bir sayım olmayıp günümüze nisbetle daha basit bir sayımdır. Bu bağlamda Kutsal kitaplarda rastladığımız en eski nüfus sayımı ne zaman yapılmıştır? Hz. Peygamber devrinde ilk nüfus sayımı ne zamandır ve bu sayımda ne amaçlanmıştır? Yapılan sayımda Müslüman nüfusu ne kadardır? Dört Halife devrinde yapılan nüfus sayımları hangileridir? Bütün bu soruların cevaplarını bu yazımızda cevaplandırmaya çalışacağız.

BEYAZ TARİH \ MAKALE

Kutsal kitaplara göre insan nüfusu Hz. Adem ve Hz. Havva ile başlar. İnkarları sebebiyle büyük bir tufanla helak olan Nuh kavminin akabinde, insan nesli daha sonra Hz. Nuh’un oğulları Ham, Sam ve Yafes ile devam etmiştir. Eski Ahid’de, ilk nesillerin ömürlerinin dokuz yüz ile bin yıl gibi çok uzun süreler olduğu yazılıdır. (Kitab-ı Mukaddes, Tekvîn, 5/5, 6, 11, 14, 20, 27.) Nitekim Kur’an’da Hz. Nuh’un, kavmi içinde 950 yıl kaldığı, “Andolsun ki biz Nuh’u kendi kavmine gönderdik de o bin yıldan elli yıl eksik bir süre onların arasında kaldı…” şeklinde belirtilir(Ankebut Suresi-14. ayet).

Beni İsrail peygamberlerinin de nüfus sayımı yaptırdıkları anlaşılmaktadır. Örneğin Hz. Musa ve Harun’a İsrailoğulları’nın sayılması ve her sayılanın canı için fidye verilmesi emredilmiştir(Kitab-ı Mukaddes, Çıkış, 30/12-14, 38/ 25-26; Sayılar, 1/2-3). Hz. Davud ve oğlu Süleyman zamanında da nüfus sayımları yapılarak yaş grupları belirlenmiştir. Yine Hz. İsa da,  Roma İmparatoru Augustus’un yaptırdığı böyle bir nüfus sayımı esnasında doğmuştur. Nitekim Yusuf ile Hz. Meryem, M.Ö. 29- M.S. 14 yılları arasında imparator olan Kayser Augustus’un buyruğu üzerine nüfusa yazılmak için Beytlehem’e gitmiş ve bir ahırda kalmışlardır. Hz. Meryem de Hz. İsa’yı burada doğurmuştur. (İncil, Luka 2/1-7). Hz. Yunus’un da, “Biz onu yüz bin, yahut daha fazla insana peygamber olarak gönderdik.” ayetinde geçtiği üzere Ninova bölgesinde yüz binden fazla insana peygamber gönderildiği belirtilmektedir(Saffat Suresi-147. ayet).

İslam Öncesi Mekke ve Medine Nüfusu

Hz. Muhammed’e Peygamberlik görevi verildiğinde(610), Mekke nüfusunun 20-25 bin civarında olduğu kabul edilmektedir. Medine’de ise, hicret öncesinde, yaklaşık 6 bin müşrik(Hıristiyan Araplar ve putperestler) ve 4 bin Yahudi’den oluşan bir nüfus bulunmaktaydı. Hicretle beraber Müslümanların da şehre gelmesiyle, Medine nüfusunun 10 binin üzerine çıktığı tahmin edilmektedir. Bu toplulukların ise birbirlerinden birkaç kilometre uzaklıkta mahalle veya köylerde oturdukları bilinmektedir. Hicret esnasında Medine halkı kabileler halinde ve merkezî bir idareden yoksun halde idi.

Hicret Sonrası Medine: Ensar-Muhacir Kardeşliği ve Sınır Tespitinin Yapılması

Hz. Muhammed’in, Medine’ye hicretinden kısa süre sonra gerçekleştirdiği ilk uygulama Medine’de ilk anlaşma da olan, Mekke’li Muhâcîrler ile, Medineli Ensâr arasında tesis ettiği kardeşlik sözleşmesidir. Bu sözleşmeyle aileler arasında samimi bir işbirliği oluşturuldu ve aileler tek vücut haline getirildi.

Hz. Muhammed, bu sözleşmenin ardından, şehrin sınırlarının tespit edilmesi için de Ka’b bin Malik’i görevlendirdi. Kâ’b, Medine merkez olmak üzere 12 millik bir dairevî hudut çizerek yeni kurulacak olan devletin sınırlarını belirledi. Şehir sınırları Medine’nin kuzey ve güneyindeki Sevr’e ve Ayr dağları arası ile insanların meskûn olduğu doğu ve batı arasında kalan ovaları kapsıyordu.

İslam Tarihinde İlk Nüfus Sayımı—Medine Nüfus Sayımı

Hz. Muhammed, kardeşlik anlaşması ve sınır tespiti gibi uygulamaların akabinde nüfus tespitine dair emrini vermiştir. İslam tarihinde ilk nüfus sayımı da diyebileceğimiz bu sayım daha çok askeri amaçlarla Medine’de yapıldığı görülmektedir. Hz. Peygamber Medine’de, kendisinden önceki bazı peygamberlerin yaptıkları gibi, “İnsanlardan, Müslümanlığını sözü ile açıklayan kimseleri bana yazınız.” diyerek Müslüman olup bunu açıklayanların sayılmasını istemiş ve farklı rivayetlere göre 500-1500 arasında rakamlara ulaşılmıştır. Fakat genellikle Müslümanların toplam sayısının 1500 kişi olduğu, 600-700 arasındaki sayıların erkeklere, 500 sayısının ise eli silah tutan muhariplere ait olduğu kabul edilmektedir.

Hicretten birkaç yıl sonra yapıldığı anlaşılan nüfus sayımının ne zaman yapıldığı hususunda ise görüş farklılıkları bulunmaktadır. Bu görüşler; Uhud Muharebesi(625)’ne çıkıldığı zaman, Hendek Savaşı öncesi hendeklerin kazıldığı(627) esnada veya Hudeybiye Anlaşması öncesinde Medine’den çıkmadan önce(628) gerçekleştirildiği şeklindedir. Son dönem araştırmacılarından Muhammed Hamidullah ise bu sayımın, Ensâr ile Muhâcîrler arasında 623’te Kardeşlik Anlaşması icra edildikten hemen sonra gerçekleştirildiğini ifade eder. Hz. Muhammed’in hicret sonrası kurulacak devletin insan gücü ve düşmana karşı alınacak tedbirler çerçevesinde, Medine’deki Müslüman nüfusu bir an önce tespit etmek istemesi, şehirdeki Müslüman gücünün bilinmesi açısından oldukça önemlidir. Dolayısıyla, Hamidullah’ın bu görüşü kabule şayandır.

Hadis-i Şerif’in Metni

En meşhur altı sahih Hadis mecmuasının dördünde(Buhari, Müslim, Nesai ve İbn Mace’de), Hz. Muhammed’in, nüfus sayımı hakkındaki emri ile ilgili hadis geçmektedir. Bu metin, ilgili eserlerin Kitâbu Siyer veya Kitâbu Cihad kısımlarında yer almaktadır.

Hadis metni şu şekildedir: Nebi Sallallahu aleyhi ve Sellem buyurdu ki:“Ahsû lî men kâne yalfizu bi’l-İslâm” veya “Uktubu lî men teleffaza bi’l-İslâmi minennâs.”şeklinde iki versiyonu olan hadiste: “Nas’dan, Müslümanlığını sözü ile açıklayan kimseleri bana yazınız.” buyrulmaktadır. Hadisin devamı ise, “Biz kendisine 1500 kişiyi yazdık ve dedik ki: Biz 1500 kişi olduğumuz halde mi korkuyoruz?”. şeklindedir.

Burada vurgulanması gereken husus, günümüz şartlarına göre ibtidai de olsa İslam Devleti’nin kuruluşunun hemen akabinde, Hz. Muhammed’in ilk nüfus sayımının yaptırmış olmasıdır. Hatta bu uygulamadan hareketle Muhalleb bin Ebu Sufra el-Ataki (702) gibi bazı İslam alimleri, bir İslam devletinde umumi nüfus sayımına itina edilmesinin Hz. Peygamber’in sünneti olduğunu kabul etmişlerdir. Bu sayımın dışında Hayber’in fethinin ardından ganimetlerin taksimi için de bir sayım yapıldığı kaydedilmektedir.

Hz. Muhammed’in vefatı sırasında ise Medine nüfusunun, 30.000 civarında olduğu anlaşılmaktadır. Mescid-i Nebevî’nin genişletilmesi de bu nüfus artışının bir sonucudur. Hudeybiye Anlaşması’ndan sonra hızla çoğalan Müslümanlar, Mekke’nin fethinde 10.000 muharip, Tebük Seferi’nde ise 30.000 muharip sayısına ulaşmışlardır. Hz. Muhammed’in Veda hutbesini dinleyenlerin sayısı hakkında ise 140.000’e ulaşan rakamlar verilmektedir.

Dört Halife ve Emeviler Devri Nüfus Sayımları

Dört Halife devrinde de fey gelirlerinin hak sahiplerine dağıtılması ve vergi mükelleflerinin belirlenmesi gibi amaçlarla nüfus tesbiti yapılmıştır. Hz. Ömer tarafından divan teşkilatı kurulup fey gelirlerinden hediye ve erzak alacaklar belirlenmiş, ayrıca Hz. Ömer’in görevlendirdiği Osman bin Huneyf Irak’ta ziraata elverişli arazileri ölçtürüp nüfus sayımı yaptırmış ve özellikle gayr-i müslimlerin sayısını tesbit etmiştir.

Muaviye bin Ebu Süfyan devrinde de, Mısır’daki Arap kabilelerinin her biri için bir görevli tayin edilmiştir. Bunlar her sabah dolaşarak yeni doğan çocukları ve evlerdeki misafirleri tesbit edip deftere yazmakla vazifeliydi. Bu devirlerde daha önce belirttiğimiz gibi nüfus sayımı yapılmasının en önemli sebebi gerektiğinde asker olabileceklerin tesbitidir. Bundan dolayı ilk zamanlardaki nüfus kayıtları daha çok Divanü’l-Cünd/Askerî Divan tarafından tutulmuştur.

Peki bu sayım kayıtları günümüzde mevcut mudur dersek, maalesef İslam tarihine ait en eski nüfus ve arazi kayıtlarının orijinal nüshaları günümüzde mevcut değildir. Bunları daha çok ilk dönem İslam tarihi kaynaklarından öğreniyoruz. Yine bu kaynaklardan, ilk dönem gazvelerine asker olarak yazılanlar olduğu için asker sayılarını veya fethedilen bölgelerde cizye vermekle mükellef zımmilerin sayılarını da öğrenebiliyoruz.

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir