BEDİÜZZAMAN ve SİYASET
Mekke dönemi dâhil Peygamberin (as) hayatında siyasetin yer almadığı hiçbir dönem yoktur. Müşriklerin baskılarına boyun eğmemesi ve iş birliği tekliflerini en güçsüz olduğu dönemde reddetmesi, işkence ve ekonomik boykota direnmesi, inananların birlikte hareket etmesi için bir merkez ihdas etmesi, kırk kişi olunca Kâbe’ye gidilmesi, Habeşistan’a hicret, Akabe biatları ve nihayet Medine’ye hicret kararlarının tümü aynı zamanda siyasi kararlardır. Medine’de Peygamber (as) mesaisinin neredeyse tümünü siyasete ayırmıştır. Dört halife de öyle! Sonrasında saltanatla iç içe olduğu halde siyasi bir makam olan hilafet 1924’e kadar Müslümanların Tarihinde her dönem varlığını sürdürmüştür.
Peygamber (AS) ve Müslümanlar 1300 yıl (13 asır) siyasetin içinde oldukları halde, bir takım ahlaki kaygılar sebebiyle sarf ettiği sözlere dayanarak Bediüzzaman’ın İslam’ı siyasetin dışında bir din olarak gösterdiğini iddia etmek en hafif deyimle gaflettir. Onun bir dönemden sonra siyasetin dışında kalması, bir hüküm değil geçici bir tedbirdir. Şu sözü fikirlerinin özetidir:
“Şeriatın bir hakikatine bin ruhum olsa feda etmeye hazırım. Zira, şeriat, sebeb-i saadet ve adalet-i mahz ve fazilettir.”
“Şerait” Fıkıhta “muamelat” başlığı altında ele alınan konuları kapsar:
- Kişisel Meseleler/Ahvâl-i şahsiyye
- Hukuk: Aile hukuku, Medeni Hukuk, Borçlar Hukuku, Ticaret Hukuku, Devletler Özel Hukuku, İş Hukuku, Medeni Usul Hukuku, İcra ve İflas Hukuku, Uluslararası Hukuk, Anayasa Hukuku, İdare Hukuku, Vergi Hukuku, Ceza Hukuku, Ceza Usul Hukuku, Fikir ve Sanat eserleri Hukuku, Hava Hukuku,İş Hukuku, Toprak Hukuku, Çevre Hukuku, Bankacılık Hukuku
- Eğitim-Öğretim
- Siyaset ve Yönetim
- Uluslararası İlişkiler
- Ekonomi
- Çevre
…ve diğerleri…