KISA, KISA…
ÇİFTE STANDART:
Batı, yeryüzünün kaynaklarını, kendi toplumunda refah ve hukuka dayalı bir sistem kurmak için sömürmektedir. Kaynaklarına el koyup sömürdüğü ülkeler için değil! Sömürge aydınları, Batı’nın kendi toplumu için kurduğu sistemin diğer toplumlara da uygulanabileceği yanılgısına düşmektedir. Sömürüye dayalı bir sisteme sahip olabilmek için bunca kaynağı elde edebilecek aynı büyüklükte sömürgelere sahip olmak gerektiği dikkatlerinden kaçıyor. Böyle yaparak bir yandan; zımnen, sömürüye dayalı Batı sistemini tasvip ediyorlar. Bir yandan da Batı’nın evrensel değerlere sahip olduğu iddiasını propaganda değil de gerçek gibi algılıyorlar. “Çifte standart” uyguladığını, nimeti kendine külfeti ötekilere ayırdığını anlamak istemiyorlar.
İDEOLOJİK BİLİMLER
Auguste Comte’un (1798-1857) Pozitivizmi, Darwin’in (1809-1882) Evrim Teorisi, Karl Marx’ın (1818-1883) Bilimsel Sosyalizmi, Freud’un (1856-1939) da Psikanaliz Teorisi dine karşı materyalizmi güçlendirme amacı taşıyordu. Bu durum, Hristiyanlığın etkisinden soyutlanmış ve materyalizme dayalı ideolojik dünya görüşüne inananların sayısını hızla arttırıyordu. Bilimsellik iddiasında olan bu ideolojik dünya görüşünün pek tabii olarak bilimsel temellere dayanması şarttı. Bu ihtiyaç, yeni ideolojik bilim dallarının geliştirilmesini sağladı.
Teorik ve felsefi alt yapı; Auguste Comte’un Pozitivizmi, Darwin’in Evrim Teorisi, Karl Marx’ın Bilimsel Sosyalizmi, Freud’un Psikanaliz Teorisi ve benzerleri tarafından hazırlanmış durumdaydı. Bunun için, öncelikle; yaratılış fikrini çürütecek, materyalizmi temel alan evrimi güçlendirecek bir tarih yorumuna ihtiyaç vardı. Sosyoloji, antropoloji, arkeoloji ve psikoloji gibi yeni bilim dalları bu ihtiyaca cevap vermek üzere oluşturuldu. Ekonomi, Hukuk, Eğitim, Sosyal Hayat ve diğer toplumsal sorunları çözmeye yönelik alanlar da bu çerçeveye göre yeniden yapılandırıldı.