Muhalifler de Tamam
“Ulus Devlet”, Batı tarafından tasarlanmış, kurulmuş ve bütün dünyaya dayatılmış seküler (dindışı) ve ırkçı bir sistemdir. Türkiye’de İslam karşıtlığına ve Türk ırkçılığına dayanmaktadır.
Bu sistem; Afrika, Asya, Güney Amerika ve Ortadoğu’daki sömürge ülkelerin tümüne monte edilmiştir. Benzer şekilde, Osmanlıyı parçalayarak yerine kurdukları elli küsur devletin tamamında da yürürlüktedir. Hilafetin merkezi olması dolayısıyla en katı biçimi Türkiye’de sahnelenmiştir.
Sömürgecilerin kullandığı birinci yöntem “doğrudan işgal”; ikincisi ise, ülkenin “ulus devlet” sistemi ile işbirlikçiler eliyle yönetilmesi ve darbelerle de denetlenmesidir. İçerideki ayakların yetiştirilmesi; Islahat ve Batılılaşma hareketleri ile başlamış, Tanzimatla ilerlemiş, Jöntürkler ve İttihatçılarla olgunlaşmıştır. İttihat ve Terakki Partisiyle iktidara gelerek dünya tarihinde büyük değişimlere yol açan Osmanlı’nın yıkılmasında en etkin rolü üstlenmişlerdir. Böylece; yekpare olan İslam Dünyası, parçalanarak elliyi aşkın sömürgeye dönüştürülmüş ve tarihinde ilk defa Müslümanlar siyasi ve dini temsilden yoksun kalmıştır.
Sömürgeciler nezdindeki ilk büyük sınavı kazanarak güvenilirliklerini, sadakatlerini kanıtlayan bu kesim, sonraki süreçlerde siyasi gücü elinde tutarak etkinliğini sürdürmüştür. Cumhuriyeti kuranlar, Demokrat-Adalet ve Anavatan Partileri, Darbeciler, Milliyetçiler ve benzeri gruplar aynı hatta görev ifa etmişlerdir. Dahası; Muhalif olarak nitelenen Sosyalistler ve İslamcılar da sonunda onların arasına katılarak adeta eksiği tamamlamışlardır.