Mehmet Alkış 22 Ağustos, 06:28 //www.facebook.com/amehmetalkis/

Mehmet Alkış  22 Ağustos, 06:28  ·

Deniliyor ki:

Evrensel değerlere bağlı olan Avrupa/Batı, her yönden İslam Dünyasından/Müslümanlardan çok daha iyi durumda! Hem de İslam’ın ortaya koyduğu ve Müslümanların uzaklaştığı birçok doğruyu onlar sahiplenip uyguluyor. Öyleyse; onları izlemek, yaptıklarını yapmak, uygun olmanın ötesinde İslam’a hizmet sayılabilir.

Bu görüşe katılıyor musunuz?

Bahır Atlı

Ahlâk! ruhumuzda yaşattığımız iyiliktir,

Ahlak! adalet ve vicdandır,

Ahlak! farklılıklara tahammüldür,

Ahlak! sizden olmayanlar zülme uğradığında o zülme karşı dik durmaktır,

Ahlak! sorumluluktur,

Ahlak! toplumsal ilişkilerde nezâket ve inceliktir,

Ahlak insan olma ve insan kalabilme halidir,

Ahlakı olmayanın dini olmaz,

Sakıp Özdinç Bahır Atlı

Ben buna küresel ahlakın inşaası diyorum

Yaşar Aslan

Batı emperyalisttir ; sömürdüğü islam ülkelerinin zenginliği ile kendi toplumuna refah sağlamaktadır. Dolayısı ile batı zalimdir,katildir, bozguncudur. Örnek olmaları bir tarafa, kurdukları düzenin yok edilmesi gerekir.

Bahır Atlı

Peygamberin vefatından sonra batının islam dünyasının içinde bulunduğu ekonomik, adalet,hukuk,ve ahlaki,durumdan çok daha iyi bir durumda olmadığını varın da siz kanıtlayın bize hocam,

Zeki Dilek

İslam ve Batı mukayesesinde, Bunu da okumakta fayda var.

http://www.anadolugenclik.com.tr/aliya-izzetbegovic-ve-bati-77

Hasan Aslan

Bırakın başkalarını kendimize bakalım biz ne yapıyoruz ne ediyoruz bir başkasının müslüman gibi davranıp davranmamasi ile ilgilenmek çok saçma herkes kendi muslumanligina baksın varsa hatası düzeltsin

Abdurrahman Erim

Bu konuda tam olarak boyle düşünüyorum.

Doğrular evrenseldir. Avrupa hristiyan olduğu icin bunu yapmıyor.Evrensel doğrulara göre hareket ediyor.

Bu böyle olduğu içinde yaşanabilir ülkedir.Biz onlarin bu yaşamlarını özlem duyduğumuzda her ne kadar itiraf etmesekde “idol”olarak kabul ediyoruz.

Biz onları reddetmekte yaptıklarını yapmakta can atıyoruz.

Hayatin her alanında onlara oykunuyoruz.

Elbet,bize uygun olmayanlarivda reddedebilmeliyiz.

Aile yaşantısı gibi…

Cünkü pratikleri var.

Bunu bize dayatıyor.

Baki Ergüden

Nesi iyi durumda imiş. Demek ki ekonomik güç her kusuru kapatıyor ki kusurla görülemiyor.

Sadettin Yetişmiş

Hayır asla katılmıyorum. Batı kokuşmuş yaşlanmış, teknoloji dışında hiç bir şey yok.

Adil Akben

Batıda merhamet vijdan yoktur islam ülkelerini sömürmeseler zaten zengin olamazlardı .Katılmıyorum sayın hocam

Baki Ergüden

K a t ı l m ı y o r u m. Katılanlara güle güle. “Leküm dinikum ve liyedi”

Abdurrahman Erim

Şimdi çok basit bir örnekle açıklayayım.

İş kanunu,iş güvenliği kanunu,sendikalar kanunu.

Bu kanunlari biz üretebilmiş değiliz

Hiç kimse çıkip diyebilrimiki bu kanunlar gayri islamidir

Herkes şunu iyi bilirki insani olan aynı zamanda islamidir Bu kanunlar batı tarafindan yapıldığında hristiyan öğretisi esas alınarak yapılmadı insan ihtiyacı esas alındı yani evrensel doğrular.

Batı kanunlarının büyük bir kısmı insani esas aliyor ve evrensel doğrulardır hıristiyanlığı esas almadığı icinde islama aykitlri degil.

Aykırı olanlar elbette reddedilir.Ama bunlar çok degil.

Mesala aile yapısı kabul edilebilecek şeyler degil.

Bu gun hayatımızla ilgili bir-çok şey batıdan gelen yasalardır.

Gıda kodeksi insan sağlığına yönelik gıda standardı bu islamin istedigi degilmi..

Velhasılı islama aykırı olanlar bellidir.bunlar reddedilir.Bati diye reddettigimizin yerine daha iyisini koyamayacagimiza göre kabul etmemiz en doğru olandır.

Batının ve doğunun ürettiği hersey ınsanlık mirasıdır.

Dinde guzel iyi doğru şeyi emretmek icin gelmiştir.

İsmail Yıldız

Felsefe yapmayalım da vakıa ya bakalım.

Şimdi Türkiye’yi, süper güçlerin bile ayağını denk aldığı bir müslüman iktidar mı ileri götürdü, yoksa batı ve çağdaşlık diyen kesim mi?

Aynen bunun gibi müslüman ülkeleri geri bırakan da batıyı bir maymun gibi taklit edelim diyenlerdir. Sisi gibi bu maymun tipliler kendi içlerinde iyi dışarıda en vahşi olan batılılar tarafindan binbir tezgâhla yönetime getirilmektedir.

Zeki Dilek

Süphanallah .

Sakalınızı az biraz kısaltsanız tıpkı Nureddin Yargıcı

hocamın simasına çok benzemiş olacaksınız…

Bir an Nureddin Yargıcı hocamı gördüm sandım:)))…

Düşüncenizde ise tamamen size katılıyorum.

Abdurrahman Erim

Islam dünyası neden batı dünyasında kendi sisilerinini getiremiyor.veya sisiyi mısıra getirdiğinde mısır halkı neden kabul ediyor sorgulanması gereken budur.

müslüman iktidar özgün ‘ne üretmiş.Uyguladigi kanun ve uygulamalarda batının degilmi

Bir fark var yöneticilerden bir kaçı namaz kılıyor.

Nasıl müslüman iktidar oluyor acarsanız sevinirim

Bahır Atlı

Mustafa everdi

Batının Ahlâkı Meselesi! (I)

Ahlak ilk çağlardan beri tartışılır. Felsefenin, dinlerin, inanç ve ideolojilerin temel meselesidir. Günümüzde bütünüyle insanlığın ve özellikle din(düşünce-inanç) ile ahlakın hayata, somut olaylara sinen toplumsal etkisini görebilmektir. Dindarlık, ahlakilik demek değildir. Batıdan çok doğunun temel sorunudur ahlak.

Viyana’da bir kuleye çıkmak için gittiğimizde kişi başı 3 Euro, 10 kişilik grup 20 Euro’ydu. Biz 7 Türk, üç Viyanalıyı görünce 10 kişi bir araya gelip grup olalım dedik. O zaman her birimize 2 Euro’ya mal olacaktı. O Avusturyalılar da dâhil. Yasaya, belirlenen kurallara uygun bir davranış. Bir arada olan insanlara tanınmış bir hak. O ‘gâvurlar’ Nein dediler. Batıda güvene dayalı bütün kuralları aşındıranlar, açığından istifade edenler göçmen ve mülteciler genelde. Batılının aklına böyle hinlikler gelmez.

Biz onların bu ‘salaklığını’ kural fetişizmine, uyanık olmamasına, merhametten yoksun Alman disiplinine bağladık. Trafikte kuyruklar uzasa bile hiç biri emniyet şeridinden kaçmayı düşünmez. Sırada öne geçme uyanıklığı göstermez. Bizim için bundan doğal ne vardır? Anlattığım olayda görüldüğü gibi toplumsal kuralı ihlal etmek, 10 kişilik grup olmadığın halde hile-i şeriye ile bunu sağlamak, bir kuralın çevresinden dolanmak, açığını bulup kişisel menfaat için yasaları eğip bükmek bize göre bir hak iken, onlara göre ahlaksızlıktı.

Batıda kurallar toplumun ortak iyiliği için konur. Bir kere ihlal ettiniz mi yol olur, artık ortak iyiyi ayakta tutmak imkânı kalmaz. Bunu yapanlar saygınlığını kaybeder. Hata yapan istifa etmek zorunda kalır. Hor gören bakışlar, polis denetiminden etkilidir. Bu bakış, biz gemisini kurtaran kaptanlar için, bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyenler için aptallık.

Bizde kamusal olan benim değildir, korumak, sürdürmek bana düşmez. Padişahın tek askeri ben miyim? Bu milleti kurtarmak sana mı düşer kuzum? Hatta yasaların açığını yakalayınca arkadan dolanmak iki puan getiren bir zekâ eseridir. Böyle olunca kaçak elektrik kullanmak bir hak, kamu bütçesini yakınlarla iç etmek bir hayat tarzı haline gelir. Bunu idrak edince büyük tepki verdiğimiz, Avrupa Birliği Büyükelçisi Karen Fogg’un “Bu Türkleri de kendimizi de Türklerin tarihinden kurtarmamız lazım” sözlerinde bir hakikat payı da var yani.

Bu yüzden Marksizm de bir ahlak üretemedi. Çünkü devletin (sultanın/ağanın) olan hiç kimsenindir. Sovyet malları tutanın elinde kaldı. Putin, bugün tekrar kamulaştırmaya despotça yeltense de. Sebebi de muhalif olanları tasfiye etmek. Yoksa ahlaki bir tercih değil. Kamu mallarını iç etmekle türedi Rus milyarderler. Apple, Ali Baba, Tesla-Space-X gibi start up bir şirketle değil.

Batıdaki ortak iyiyi ayakta tutan, kamusal olana sahip çıkan, tek tek bireylerde tezahür eden toplumsal eylemle ortaya çıkan ahlakın kaynağı nedir? İşte burada önce Russo sonra Kant girer devreye. Ve Platon ve Aristo’dan bu yana sürekliliği sağlayan düşünürler… (Devam Edecek)

Zeki Dilek

Katılıyorum.

İslam’ın Emrettiği bir çok doğruyu bugün onlar uyguluyor.

Tam aksine de İslam’ın emrettiği ve mutlak düstur bellediği bir çok emri kendisine Müslümanım diyenler TAM TERSİNE uyguluyor.

İslam ülkelerinde ADALET’in ırzına geçenler kendisine Müslümanım diyenlerdir.

İslam ülkelerinde SOSYAL REFAH’ın ırzına geçenler yine Müslümanlar.

İslam Ülkelerinde EŞİTLİK, İMAN, AHLAK, YARDIMLAŞMA sıfırın altında.

Her Cuma günü İmamlar Hutbede; “Şüphesiz ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar.” demesine rağmen Müslümanlar bu NAHL 90 Ayetlerinin TAM ZIDDINI uyguluyor.

Bugün Alimlerimizin neredeyse tamamı bulundukları ülkelerin Yöneticilerinin emrinde. Yöneticileri ne emrederse ona uygun fetvalar üretmekle meşgul. Alimlerimiz bu anlamda ALİM OLMAKTAN ÇIKMIŞ; ZALİMLEŞMİŞ.

İslam ülkelerini yönetenlerin katrilyonlarca servetine karşılık halk açlıkla boğuşuyor neredeyse. Yöneticilere yakın Seçkin bir zümre gelirin çok büyük bir bölümünü hortumlarken halk sıkıntılar içinde boğuşuyor ve bu kimsenin umurunda bile değil.

Bugün İslam ülkelerindeki Adaletsizlikten, Gelir dağılımındaki bozukluktan dolayı perişan oldukları için çareyi Avrupa, ABD ve Kanada gibi ülkelere kaçmakta buluyorlar.

İnsanlar Neden İRAN’a, Irak’a, Mısır’a, Suudi Arabiztan’a değil de Avrupaya kaçmaya çalışıyor acaba?

Hepsi tamamen İSLAMSIZLIKTAN dolayı böyle oluyor.

Bu açılardan bakınca bence Avrupa bizden çok daha Müslüman ahlakına sahip.

Onlar bizim değerlemizi alıp kullanırken biz ise onların köhnemiş pisliklerini almışız.

Ahlaki anlamda adeta yer değiştirmişiz gibi.

Zeki Dilek

Batıyı suçlamak çok cazip geliyor aydınlarımıza.

Oysa suçlanması gereken, Harekete geçirilmesi gerekenler kendilerine MÜSLÜMAN ADINI LAYIK GÖREN ALİMLER, AYDINLAR ve YÖNETİCİLERİMİZ OLMALIDIR.

Batı bugün HER ANLAMDA bizden milyon kat daha iyidir ki insanlarımız oralara gitmeye can atıyor. Denizlerde boğulanların haddi hesabı yok. Hepside Batıya ulaşma uğruna can veriyorlar.

Bizim Aydınlarımızın hesabına gelen ise Batıyı ancak suçlamak. Batıyı suçlayarak ancak kendimizi kandırırız.

Gözümüzü açmamız lazım.

Batı bugün neden her anlamda ileride ve bizler neden her anlamda gerideyiz.

Aliye İzzetbegoviç Tahran’da 1997 yılında düzenlenen İslam Konferansı Örgütü toplantısında tüm dünyadan gelen Müslüman ileri gelenlerine ÇOK NET BİR KONUŞMA YAPAR;

“Açık konuştuğum için beni bağışlayın. Güzel yalanların bize faydası olmaz; ama acı gerçekler ilaç olabilir… Batı çürümüş değil; güçlü, örgütlü ve eğitimli. Okulları bizimkilerden iyi, kentleri bizimkilerden temiz. İnsan hakları düzeyi yüksek ve sosyal yardım konusunda daha örgütlü. Batılılar çoğunlukla sorumlu ve dakik kişiler. Bunlar, Batılılardan edindiğim tecrübelerim. Batılıların ilerlemelerinin karanlık yönünü de biliyorum ve bunun gözümden kaçmasına izin vermiyorum. Hakikat, İslam en iyisi! Ama biz en iyisi değiliz. Batı’dan nefret etmek yerine onunla rekabet etmeliyiz. Kur’an bize bunu emretmiyor mu: Hayırlı işlerde yarışın. (5/48)” der.

1997 yılından bugüne kadar tam 23 yıl geçti.

O günden bugüne kadar o konuşmayı dinleyenler NE YAPTI?

Hangi ilerlemeyi kaydettik?

Ben sayayım. 23 yıl içinde neler oldu, hangi ilerlemeleri kaydettik !!!!

1.) 2003 yılında Irak işgal edilirken Şİİ İRAN, ABD’ye yardım etti. Böylece Irak’ta Şİİ Mezhebinden olanların iktidara gelmesi sağlanacaktı. Bugün IRAK’ta herkes herkesi katletmekle meşgul.

2.) 2003 yılında Afganistan İşgal edildi. Bugün Afganistan’da ABD kuklaları hükümet gibi davranmaya çalışıyor. Afganlılar ülkelerini terk etmek için yarış halinde…

3.) Suriye 300’den fazla saçma salak Sünni örgüt tarafından harabeye çevrildi. Halen Şİİ ve SÜNNİ olduklarını iddia eden geri zekalı salaklar birbirlerini katlediyor Batı ise zevkten dört köşe olmuş bir şekilde bu salakları seyrediyor. Neymiş, “Esad Zalimmiş”… Pehi Sanki Esad Zalimdi de Suudi rejimi ALLAMEYDİ !!! Hadi Sünni örgütler gidin Suudi Amerikada da savaşın desem… Neyse…

4.) Şii İran tarafından desteklenerek silahlandırılan AZINLIK HUSİ’ler aracılığıyla Yemen’de var olan MEŞRU Hükümete darbe yapılmak istendi. Suudi Amerika Yemen’deki Hükümete destek verdi ve bugün Yemen’de SÜNNİ ve Şİİ olduğu iddia edilen 2 ülkenin silahlandırdığı yamyamlar birbirlerini katlediyor. Sonuç; Yemen harabe oldu, yoksul insanları AÇLIKTAN ÖLÜYOR, Şİİ ve SÜNNİ gruplar ise hala birbirlerine karşı katliamlara devam ediyorlar. Daha birkaç gün önce bir Yamyam küçücük bir çocuğu dürbünlü silahla katletti. KAÇIMIZ SESİMİZİ ÇIKARDIK BU VAHŞETE?

5.) Sudan 2 ayrı devlete bölündü. TEMELİNDE, Kuzeydeki Arap Müslümanların Güneydeki Zenci Müslümanları hor görmesinin sonucunda bugün Güney Sudan diye ayrı bir devlet kuruldu.

Bütün bunları yapanlar BATIMI?

Bence HAYIR.

Biz VAHDET dinine mensup Müslümanların APTALLIĞIDIR.

Müslümanlar APTAL olmasa ve VAHDET’in GEREĞİNİ YAPSA, birbirlerini saçma salak sebeplerle katletmenin yollarını aramasa Batı NE HALT EDEBİLİR BİZE?

Batı kendisine düşen vazife gereği bizi BİRBİRİMİZE KIRDIRMAK İSTEYEBİLİR. Bu gayet doğaldır.

Doğal olmayan bizim davranışlarımızdır.

Biz birbirimize karşı ADİL OLURSAK Batı bize ne yapabilirki?

Bugün biz 4 ayrı resmi dile sahip olan ve farklı ırkların bir arada yaşadığı Belçika ve İsvişre gibi ülkeleri NEDEN KARIŞTIRAMIYORUZ? Neden aralarına fitne fesad karıştıramıyoruz?

Çünkü bunlar birbirlerine karşı ADİL davranıyorlar.

En basit örnek, Mesela Ümmetin Halifesi olması istenen birinin yönetimindeki bir ülkede ülkeninen az dörtte birinin dili neden ikinci RESMİ DİL olamıyor? Neden 1.740 Adet İngilizce, 1639 adet Türkçe Öğretmeni kadrosu açılırken SADECE ve SADECE 1 (BİR) Adet Kürtçe Öğretmeni kadrosu açılıyor?

BU, ADİL OLABİLİRMİ?

Alın size Batının rahatlıkla kaşıyabileceği bir KOCAMAN ALAN.

Şimdi, Bu örnekteki ALANI AÇAN BATIMI YOKSA ADİL OLMAYAN Yöneticilermi?

İğneyi kendimize çuvaldızı BATIYA BATIRALIM…

Yazar Mehmet Alkış

Yapılan yorumlardan aklıma takılanları kestirmeden soruya dönüştürmeye çalıştım:

Batı, sömürgeci ve emperyalist olmasaydı içinde bulunduğu seviyeyi yakalayabilir miydi?

Batı; mevcut bozulmuş değil, Peygamberin uyguladığı İslam’dan daha mı ileridir?

Batı’nın her alanda çok iyi olduğu gerçekten doğru mudur?

Halkı Müslüman olan ülkelerde yöneticiler çok dindar da olsa, dünyaya egemen olan Batı’nın sistemini uyguladıklarına göre, sorumluluk Müslüman halkta mı, Batıda mı, ikisinde midir?

Batı, evrensel doğrulara göre hareket ediyorsa; Allah’ı yok sayan sekülerizm, Sömürgecilik-Emperyalizm-Küreselcilik, yeryüzündeki her türlü farklılığı düşmanlığa dönüştüren milliyetçilik, vahşi kapitalizm, silahlanma yarışı, doğanın tahribi, ailenin tahribi ve sıralanabilecek pek çok husus nasıl açıklanabilir?

İslami iddialarda olanların Peygamberin (as) uyguladığı İslam’la ilgisi var mıdır ki, Türkiye’nin ileri gittiği iddia edilebilsin?

Büyük sermayeyi yöneten lobilerin yönlendirdiği seçimlerle işbaşına gelenler öteki ülkelerin diktatörlerce yönetilmesi için çabalıyorsa demokrasinin farklı olduğunu söylemek ne kadar doğrudur?

Batı kötüdür, deyip Müslümanların yanlışlarından söz etmemek, onların yanlışlarını onaylamak anlamına gelmez mi?

Abdurrahman Erim

Bati sömürgeci ve emperyalisttir.Her güçlenen sömürgeci ve emperyalist olmak ister bu noktada bir eşitlik var.

Bu güçlü olmanın doğasında var.Emperyalist olmasaydı gelişmezdi demek zor bu kadar zenginlesirmiydu diye sormak daha doğru.Bu kadar zenginleşmezdi.Zenginlesmenin doğasında sömürme var.

2.Bati insan odaklı olduğundan peygamberin getirdiği doğruları almış.O yuzden batıda müslüman olan biri bu din bana yabancı değildi diyor.

3.Belki müslüman olan ülkelerde halkin refahı ve huzurunu sağlamak isteyenler bunu başarmış olan ülkelere bakarlar bu hem sosyolojik hemde tarihsel bir gerçektir.

Yanlış olan uygulamaları da dahil ederlerse yöneticiler sorumludur.

Batının emperyalizm,aile,doğanın tahribi ateizm bunlarckabul edilecek şeyler değildir musliman olanlar bu noktada kendi dinlerini esas almalılar.

Islam iddiasında olanlar peygamberin islami ile ilgili değiller.Yoneticiler icin diyorum.Bireylerde elbette var.

Bati demokrasisini halkına uyguluyor ötekilerin cani cehenneme diyor.

Halkı müslüman olan ülkelerde demokrasinin olduğunu sanmıyorum.

dış politikada batı gibi çıkarlarına bakarlar.

Yazar Mehmet Alkış

İnsanın doğasında bulunan sömürgecilik gibi çok kötülük var. Bunlar meşrulaştırılamaz, karşı çıkmak ve mücadele etmek esas alınmalı.

“Batı insan odaklı” değil, insanı tanrının yerine koyar (hümanizm).

Abdurrahman Erim

olabilir.Ama insana dairdir.

Ahlâk kuralı (bir kısmı haric)ekonomik-sosyal adalet kurumsallaşmış sosyal yardım,hukukta eşitlik,fikir hürriyeti,çalışma barisi ve çalışma güvenliği,eğitimde fırsat eşitliği insan sağlığına yonelik duzenlemeler,meslek etigi,gıda güvenliği kisacasi insana dokunan şeyler insan odakli diye dusunuyorum.

Bireysel özgürlük noktasında insan tanrı yerine konulmuştur bu doğru.Onu almazsanız guzel bir sistem biz bunu asırlar tecrübesiyle yakalayamamışız.

Bizde zekat gibi yoksulu yetimi doyurma gibi her türlü guzel emirler varken bireyin insafına terketmişiz kurumsallastiramamisiz, ışte bizim yapmamız gerekeni kurumsallastirmislar bunun neyi gayri islami.

Abdurrahman Erim

sömürgecilik doğasında var ama ben realiteye değindim sadece.elbet diğer kötülükler gibi bununlada mücadele etmek gerekir.

Süleyman Alkış

katılmıyorum çünkü batı bazı konularını islamiyetten tahlit etmeye çalışıyor

Yazar

Mehmet Alkış

Batının içeride adalete dayalı bir sistem kurduğu ama dışarıda zulmün en kabasından asla vazgeçmediğine her gün tanık oluyoruz. Bir balinanın yaralanması karşısında çok duyarlı ve merhametli davranırken dışarıda milyonlarca insanı katletmekte en küçük bir tereddüt geçirmiyor. Gücü ele geçirdiği günden beri Dünyada işledikleri, tarihte hiçbir uygarlığın işledikleriyle mukayese götürmez vahşet, büyüklük ve yaygınlıktadır. Son derece sistematik yöntemlerle bunun üstünü kapatmaya çalıştığı da ayrıca üzerinde durulması gerektiği işin başka bir yönüdür.

Uyguladığı bu çifte standartın, diğer ırkların üstün olan beyaz ırka hizmet etmekle yükümlü olduğuna dayanan “ırklar teorisi” ve “evrim yasası” yattığı dikkatten kaçmamalı. Bunun için sayısız örnek gösterilebilir: (Bknz: https://mehmetalkis.com/kuresel-egemenligin-irk-kurami/). Batının yaptığı, azınlığın mutluluğu için dünyayı ateşe vermektir denilebilir.

Buradan Müslümanlar iyi durumda gibi bir sonuç çıkmadığı, bunların hiçbirinin Müslümanları mazur göstermek için gerekçe olamayacağı unutulmamalı.

Zeki Dilek

Kendisine merhametli dışarıya karşı merhametsizlikte Müslümanlarda aynı davranıyor maalesef.

Müslümanlar da kendi Cemaatinden, Mezhebinden, Partisinden, Ülkesinden olana karşı gayet merhametli iken kendi Partisi, Mezhebi veya ülkesi DIŞINDA kalanlara karşı gayet gaddar, vahşi olmakta hiç bir beis görmemektedir.

Bu açıdan bizlerin öncelikle VAHDET konusunu beyinlerimize tekrar tekrar nakşetmemiz gerekiyor.

 

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir