YENİ ANAYASAYA İLİŞKİN ÖNERİLER ANAYASA NASIL YAPILMALI?

 

— Liderlerin belirleyiciliği nedeniyle temsilcilerini belirlemede halkın etkisinin son derece sınırlı olması,

Seçilenlerde ehliyet, liyakat ve yeterliğin gözetilmemesi,

Seçim barajından dolayı temsilde adaletin sağlanamaması gibi nedenlerle TBMM toplumu bütünüyle temsil edememektedir.

Temsildeki bu eksikliğin giderilebilmesi için Sivil Toplumun Anayasa sürecinde etkin rol alması şarttır. Bunun için görüşleri dikkate alınacak bir SİVİL TOPLUM MECLİSİ oluşturularak TBMM’ye paralel ve eşgüdüm içinde çalıştırılması gerekir. TBMM’nin alacağı bir kararla bu mekanizma işletilebilir.

— Anayasa yapım sürecinin sağlıklı yürütülebilmesi için; hiçbir istisnaya yer vermeyecek şekilde düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Ceza ve baskı sıfırlanmalıdır.

Toplumun tüm kesimlerinin eşit oy hakkıyla temsil edilmesi sağlanmalı, çoğunluk tahakkümüne imkân verilmemelidir.

— Devlet’in kurucu iradesini temsil eden Birinci Meclis tarafından, darbe ve vesayetten beslenmeyen tek sivil Anayasa olarak 1921 Anayasası’nın hükümleri dikkate alınarak, bugün bile aşılamamış ileri hükümlerinin yeniden yürürlüğe girmesi sağlanmalıdır. Kurucu iradenin ihlal edilen esasları yeniden hak ettiği konuma getirilmelidir. Böylece, kurucu değerler dizisine sadık kalınmaması sonucu oluşan ve toplumu kıskaca alan sorunların ortadan kalkması en basit ve kestirme yoldan sağlanmış olabilir.

 

 

 

VESAYET

-Resmi İdeoloji (Kemalizm, Atatürkçülük, Laikçilik, Din Karşıtlığı vs.),

-Askeri Vesayet,

-Yargı Vesayeti,

-Seçilmişler/Lider Vesayeti,

-Küresel Vesayet (ABD-AB-NATO vb.),

-Derin Yapılanmalar (Kutsal Devlet düşüncesini yaşatmaya yönelik hukuk dışı yapılar),

Bunlar ve benzeri her türlü vesayetçi yapının oluşmasına izin ve imkân verilmemelidir.

 

-Baskı,

-Eşitsizlik,

-Adaletsizlik,

-Kamu imkânlarının haksız kullanımı,

-Gelir Dağılımındaki adaletsizlik,

-Ayrımcılık,

Bunlar ve benzeri hukuk dışı oluşum ve çeteleşmelerin üremesine zemin oluşturan uygulamaların ortadan kaldırılması Anayasal güvenceye bağlanmalıdır. Toplumun gücü ve iradesi esas kabul edilmelidir.

 

 

 

KİMLİKLER

Herkes inancına göre yaşama ve kendini ifade etme hakkına sahiptir. Bütün inanç ve etnik gruplara ait kimlikler dışlanmadan kabul görür.

Her insan ve gurup kendi kimliğini tanımlama ve kullanma hakkına sahiptir.

Kimlikler üzerindeki her türlü baskı reddedilir.

Müslümanlar ve diğerlerinin kimliği ve inancı ile ilgili tanımlamalar referansları dikkate alınacak şekilde bizzat o kesimin temsilcileri tarafından yapılır.

 

 

 

DİN DEVLET İLİŞKİLERİ

Din hizmetleri, Dine ait mekanlar ve Dini kurumlar Din’e ait referansların belirlediği ve esas ve usullere göre Din mensuplarının isteği, talebi, ihtiyacı ve onayına göre kurulur ve yönetilir.

Din mensubu olmayanlar, Devlet veya Dindışı kurumlar bu konuda tasarrufta ve müdahalede bulunamazlar.

Din’in başkaları tarafından tanımlanmasına izin verilemez. DİB Yasasında olduğu gibi Din’in devlet veya uzmanlar tarafından tanımlanmasına izin verilemez. Din, kendi kaynaklarına ve usullerine göre tanımlanır, sınırları ve çerçevesi belirlenir.

Din hizmetlerini yürütmekte olan Diyanet İşleri Başkanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün devamı, kaldırılması, yeniden yapılandırılması veya farklı bir kurumlaşmaya gidilmesi temsilcileri marifetiyle Müslümanlar tarafından kararlaştırılmalıdır.

Dini amaçlarla kurulan vakıflar amacına uygun şekilde kullanılmak üzere; Din kaynaklarının ve Müslümanların kabul edeceği şekilde yeniden düzenlenir, gerekirse hak sahiplerine iade edilir ve işletilir.

Dini eğilimleri esas alan gruplaşmalar ve buna dayalı kurumların oluşturulması serbesttir.

 

 

 

EĞİTİM

Herkes inancına uygun eğitim ve öğretim hakkına sahiptir. Bu hak hiçbir şekilde engellenemez. Kimse inancına uygun olmayan ve istemediği eğitim ve öğretime zorlanamaz. Eğitim kurumu kurma, müfredat belirleme ve diğer eğitim öğretim faaliyetlerini yürütmede başta Müslümanlar olmak üzere tüm inanç grupları özgürdür. Reşit olmayanların nasıl bir eğitim öğretime tabi tutulacağı ve zorunlu olup olmayacağı ebeveynlerin tercihine göre belirlenir. Din eğitimi ve öğretimi; Dini gereklere göre Din mensuplarının isteğine uygun olarak yapılır.

Eğitim dilini seçmek kişi ve kesimlerin iradesine bırakılır. Anadilin eğitim dahil her alanda kullanılabilmesinin önündeki bütün engeller ortadan kaldırılır.

 

 

 

HUKUK

Bütün inanç grupları ve Müslümanlar:

İnançlarına uygun bir hukuka göre ilişkilerini düzenleme hakkına sahiptirler.

Kimse inancına uymayan bir hukuka muhatap olmaya zorlanamaz.

Müslümanların ve diğer inanç mensuplarının Din dışı esaslara göre oluşturulan ve Dini hassasiyetleri gözetmeyen mahkemelerde yargılanmaları istenemez. Herkes Mahkemelerde inançlarına göre yargılanma hakkına sahip olacaktır.

Aile, evlenme, boşanma, kadın hakları, mal rejimi, evlat edinme, nafaka, miras, mülkiyet, ipotek, borçlar, ticaret ve diğer alanlarda herkes inancına göre davranma hakkına sahiptir.

Cezalar da kişinin inancındaki hükümlere uygun olacak, hiç kimse inancına uymayan cezalara çarptırılamayacaktır.

Askerlik için de kişinin inancına uygun davranma hakkı vardır(Vicdani red).

Farklı inançlara mensup kişilerin taraf olduğu bir konuda veya davada ortak belirlenmiş kurallar geçerlidir.

 

 

 

 

 

 

 

 

Hits: 14

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir