“Millî Görüş” Partileri-2

Tepeden inme kurulan devlet, toplumun iradesini dikkate almadığından modern sistemi dayatmalarla inşa etti. Bunun için, geçmişe ait olanın izlerini silecek şekilde, her alanda Batı kaynaklı düzenlemeleri hayata geçirdi. Yaklaşık bin üç yüz yıllık devasa bir geçmişin hasılası üzerine kurulu olan toplumsal düzeni oluşturan inanç ve geleneğe ait ne varsa tümüyle yasaklandı.

Doğal şartlar içinde ve toplum ikna edilmeden köklü kararların kısa sürede ve peş peşe alınması, kuşkusuz büyük travmalara ve şaşkınlığa yol açtı. Üstelik, geleneksel sistemin devamı için savaşmış olan halka rağmen yöneticilerin düşmanların dayatmalarına teslim olması inanılır gibi değildi. Özellikle dine bağlı kesim, yaşadığı şoklardan ötürü uzun süre nasıl davranacağını kestiremez oldu. Devletle inançları arasında bir tercihte bulunmak; yüzyıllar sonra ilk kez karşılaştığı, beklemediği ve kabullenmekte çokça zorlandığı bir durumdu.

Şeyh Sait Ayaklanması, Dersim, Zilan gibi katliamlar toplumun korkuya teslim olmasına ve içe kapanmasına yol açtı.

Kısacası; yönetimi ele geçiren seçkinler, kurucu iradeyi yok saydılar ve işgalci güçlerin tasarladığı devlet sistemini hayata geçirdiler. Baskı ve yasaklarla oluşturdukları korku iklimi üzerinden toplumu dönüştürme yoluna gittiler. Böylece; dine bağlı kesim başta olmak üzere tüm inanç gruplarının ve etnik toplulukların özgürlüğüne el koydular. Toplumun inançlarına göre hareket etmesinin ve benimsediği hayat tarzına göre yaşamasının önüne aşılmaz engeller ördüler.

Böylece, devletin omurgasını oluşturan ve köklü biçimde yön değiştirmesini sağlayan temel kararları kolayca aldılar. İstisnalar sayılmazsa, ağır bedeller gerektirdiğinden başta İslami kesim olmak üzere etkisi çok zor fark edilen tepkilerin dışında muhalefet bir varlık gösteremedi. Doğrudan mümkün olmayan itirazlarını erteleyerek geçici yöntemler denemeye yöneldiler.

Konuyu sağlıklı değerlendirebilmek için alınan temel kararları özetle hatırlamak yararlı olur:

  1. Dindışı Seküler Düşünceye Bağlanma: Geleneksel dini anlayıştan tamamıyla vazgeçilerek Batı’nın geliştirdiği; Hümanizm, Rasyonalizm, Pozitivizm ve Materyalizme dayalı seküler sisteme tepeden inme yöntemle geçildi. Din ve gelenek hayatın dışına itildi.
  2. Siyasal Sistem: Sömürgeci küresel hegemonyanın arzuladığı Ulus Devlet Modeli kabul edildi. Anayasa başta olmak üzere önceki devlete ait tüm yasal düzenlemeler, kurum ve kuruluşlar tasfiye edildi. Yeni devleti tanımlamak ve uygulamalarına yön vermek amacıyla oluşturulacak resmî ideoloji için ihtiyaç duyulan yasal düzenlemeler gerçekleştirildi. Aykırılık taşıyan her türlü faaliyet kesin biçimde yasaklandı.
  3. Ulus Devlet Kaynaklı Irkçılık: Devlet, belirleyici temel olarak benimsediği ırkçılığa dayandırılarak inşa edildi. Kürtler başta olmak üzere farklı etnik grupların red, inkâr ve asimilasyon yoluyla Türkleştirilmesi ana politika olarak benimsendi. Etnik farklılıkların eritildiği tek tip bir toplum oluşturma amacına yönelik kararlar hayata geçirildi.
  4. Eğitim-Öğretim: Tevhidi Tedrisat Kanunu ile seküler, tekçi, din karşıtı ve ideolojik bir eğitim-öğretim sistemine geçildi. Buna uygun olmayan her türlü faaliyetin gerçekleştirilmesi yasaklandı. Modernleşme, çağdaşlaşma, uygarlaşma gibi gerçekte seküler dünya görüşünün üstünlüğünü ve alternatifsizliğini tek seçenek sayan anlayış geçerli hale getirilerek ötekileştirilen batı dışı toplumları peşinen geri sayan yaklaşım benimsendi. Modern Eğitim-Öğretim, toplumu, bilimsel kılıf giydirilmiş sömürgeciliğe ve zihinsel bağımlılığa mahkûm etme ve bu yönde ileriye taşıma misyonunu yerine getirmektedir. Aynı zamanda; toplumun değerlerini, hayat tarzını ve geçmişini karalama görevini de yürütmektedir.
  5. Din-Devlet İlişkileri: Kendi kaynaklarıyla çelişen ama seküler devlet tarafından tanımlanan bir din oluşturmak üzere Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu. Temel amaç, yüzyıllardan beri belirleyici konumda bulunan dini, toplumsal alandan soyutlamaktı. Dine sahip çıkıyor görüntüsü altında hem dindışı (seküler) sisteme meşruiyet kazandırıldı; hem de toplumun din karşıtlığına göstermesi beklenen tepkinin önü kesilmiş oldu.
  6. Hukuk: O zamana kadar uygulanan şer’i ve örfi hukuk kaldırıldı. Avrupa ülkelerinin yasaları tercüme edilerek modern hukuka geçildi. İnançları dikkate alan hukuk normları tümüyle yasaklandı. Farklı inançlara sahip toplum kesimlerinin inançlarına aykırı olsa dahi tek tip modern hukuka tabi olması zorunlu hale getirildi.

Böylece; dine bağlı kesim tümüyle kamusal alanın dışında kalmaya, yasaklar ve baskılar altında varlığını sürdürmeye mahkûm edildi. Aynı zamanda modern hayat tarzı dayatıldı.

Dayatma ve yasaklar sağanağının hedef kitlesi olan dine bağlı kesim, 1923’te başlayan bu süreç karşısında 1970’e kadar geçen yaklaşık yarım asır boyunca adeta sessizliğe gömüldü. Kendini ifade etmesine, iddialarını dillendirmesine ve inançlarına uygun yaşamasına izin verilmedi.

(1970’ten sonra neler oldu sorusunun karşılığı gelecek yazının konusu…)

Mehmet Alkış Yazdı: “Millî Görüş” Partileri-2

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir