ŞEHRİ (ÜLKEYİ) GÜÇ YÖNETİYOR

Bu soruyu ortaya atmamızın amacı; Yönetim sistemine göre şehrin yönetiminde hangi görevlilerin yer aldığını, yetki ve sorumluluklarının ne olduğunu sorgulamak değil. Şehirde valilerin tepede olduğu ve ona bağlı birimlerin Bakanlık yapılanmasına göre sıralandığı, bunun dışında; askeri garnizon, belediyeler, üniversite ve yargının da şehir yönetiminin bir parçası olduğu bilinmektedir.

 

Yönetim sisteminin Anayasa ve yasalardaki hükümlere göre şekillendiği bilinen bir başka husustur. Yasal düzenleme; bütün vatandaşların kanun önünde eşit olduğu, ayrımcılık yapılamayacağı, Devletin vatandaşlarına karşı eşit mesafede olduğu gibi hükümleri içermektedir.

 

Teorideki bu esaslar, uygulamada karşılığını bulabiliyor mu? Bu mümkün müdür? Mevcut şartlar buna izin verir mi? Üzerinde durulması gereken husus budur.

 

Bunun için öncelikle şu sorunun cevabı önem kazanıyor: Toplumsal algımızda güç mü etkili, ahlak ve adalet duygusu mu etkili?

 

Toplumda maddi gücü ve imkanları çok olan kişi/ler mi, yoksa maddi imkanları kısıtlı olmakla beraber, ahlaklı ve ilkeli duruşuyla tanınan kişi/ler mi daha çok itibar ve saygı görür?

 

Resmi görevleri itibariyle şehri (buna Ülke de diyebiliriz) yönetenler; hangi kategorideki insanların sofrasına misafir olurlar, kimlerin düğünlerinde bulunurlar? Kimlerin ziyaretlerinden memnun olurken kimlerin ziyaretinden rahatsızlık duyarlar? Kimleri ismen tanırlar ve onlarla daha çok ilişki kurmak isterler? İhtiyaç sahiplerini mi, güç sahiplerini mi daha çok severler?

 

Kimlerin taleplerinin titizlikle ve ivedilikle karşılandığı, kimlerin taleplerinin dikkate alınmayıp karşılanmadığı veya zamanın insafına terk edildiği de bir ölçü olarak kullanılabilir.

 

“Paranın açamayacağı kapı yoktur” yerleşik bir değer yargısı olarak insanların zihninde yer ettiğine göre, bunun sadece rüşvet gibi algılanmasının yeterli olmadığı açıktır. Bu halkın kıvrak zekasının formülasyonuyla bulunan ve gücün egemenliğini işaret eden veciz bir ifadedir.

 

Bir başka ölçü: Karar süreçlerinde etkili bir yönetim kademesine yapılacak atamaya/seçime, sonuç alıcı tarzda, kimler daha çok ilgi gösterir,müdahil olur ve yönlendirir? Seçmenler mi, parti yöneticileri mi, o ilde/ülkede maddi güç sahipleri mi? Örneğin; Seçimle olmasına rağmen Belediye başkanlarının belirlenmesinde seçmenler mi etkilidir? Yoksa seçmenlerin seçmek zorunda bırakıldıkları seçeneklerin belirlenmesini sağlayanlar mı? Bunlar kimlerdir dersiniz?

 

Konunun daha iyi anlaşılması için dışarıdan bir örnek:

ABD’nin bundan önceki başkanı Bush’u; silah ve petrol lobisi gibi güç odaklarının  seçtirdiği yaygın bir tespittir. ABD’nin bozulan imajını düzeltip yeni çıkar alanları açmak için bu kez de Obama’yı yine bu güç odaklarının seçtirdiği konuyla ilgilenenlerin ortaya koyduğu bir başka bilgi olarak önümüzde durmaktadır.

 

Daha da çoğaltabileceğimiz sorular ve örnekler, toplumu güç sahiplerinin yönettiğini gösteriyor.

 

Peki güç sahipleri; toplumun çıkarını mı, kendi çıkarını mı korur?

 

22.11.2009

 

 

 

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir