Kürtler Ermeni Soykırımına Katıldı mı?

Sorunun cevabını iki Kürt yazar tartışıyor: Kürtler Ermeni Soykırımına Katıldı  diyen Fırat Aydınkaya’nın tezine Murad Ciwan kuşkuyla bakıyor.

 

Fırat Aydınkaya: Kürt Şeyhler Ermeni Soykırımı’nın radyosuydu http://www.radikal.com.tr/turkiye/firat-aydinkaya-kurt-seyhler-ermeni-soykiriminin-radyosuydu-1345229/

28/04/2015

Günümüze gelelim isterseniz. Kürt siyasetinin Ermeni Soykırımı karşısındaki tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kürt siyasi hareketini oluşturan partilerin hemen tamamı Ermeni Soykırımı konusunda inkârdan uzak net bir tutum takınıyorlar. Ana akım Kürt siyaseti açık, net ve de her tür şüpheden uzak bir şekilde bunu soykırım olarak tanımlıyor. Ve gerçekten günümüz ortamında bu hakkaniyetli tutum benzersiz. Hatta bir adım öteye giderek “Eğer bu da soykırım değilse o zaman soykırım kelimesini lügatten silmek gerek” diyecek kadar Ermenilerin taleplerini sahiplendiğini görelim. Bunu gerçekten isabetli bir ideolojik duruşla, kapitalist modernite üzerinden okuması da kayda değer. Hem siyasi duruş hem de ideolojik duruş isabetli. Ne var ki sıra ikinci üçüncü cümlelere gelip soykırımdaki Kürt rolünü konuşmaya başladığımızda hareketin ana arterlerinde farklı pek çok yorum olduğunu da görmekteyiz. Orta kadroların bir kısmı Kürtler kullanıldı derken, bazıları birkaç aşiretin sorumluluğuna işaret etmekte. Bazıları Kürt kimliğini temsilen bir siyasi organizasyon olmadığı için bir bütün olarak Kürtler bu işin içindedir diyemeyiz falan demekte. Kısacası Kürt iştiraki konusunda tek ve netleşmiş bir çizgi yok.

Öte yandan son dönemlerde bazı aydınlar “Kürtlerin Soykırım’da siyasi iradesi yoktu” diyor. İlk bakışta doğru bir önerme bu. Zira Kürtlerin siyasi iradesini temsil eden bir parti veya bir örgüt yoktu o dönemde. O yüzden Kürtleri bir bütün olarak soykırıma iştirak ettiğini iddia edip soykırımdan sorumlu göstermek doğru değil. Ama bir de yaşanan bir tarih var. Ve tarihe bakıp Kürtlerin bu olayda hiçbir sorumluluğu yok demek de doğru değil. Bir kısım aşiretler ve bir kısım sıradan Kürtlerin bu işe iştirak ettikleri bir vaka. Hele bir kısım aşiret liderlerinin zaten iradesi yoktu, devlet ne görev verdiyse yapmak zorundaydı yollu bir savunma bana açıkçası Adolf Eichman’ın mahkemede yaptıkları savunmayı hatırlatmakta. O da ben emir kuluydum, emirleri sorgulamak benim işim değildi diyordu. Kaldı ki yaşanılan tarih olayın böyle olmadığını göstermekte. Eğer böyleyse 1908’de meşrutiyetin ilanıyla o dönemdeki hükümete deyim yerindeyse posta koyan Kürt aşiret liderlerini nereye koyacağız? Hususen bu dönemde Millili İbrahim Paşa’nın ve Heyderanlı Kör Hüseyin Paşa’nın hükümete kafa tutan pratiklerini biliyoruz. Yine Şeyh Ubeydullah’tan başlayıp Şeyh Said ve Seyid Rıza’ya kadar Kürtlerin baskıcı ve zorba rejimlere karşı otonom davranabildiklerini görmekteyiz. Kürtlerin Osmanlı karşısında otonom davranma eğilimi hiçbir zaman sönmemiştir. Kürt aşiretleri kendi iradelerini ortaya koyan otonom varlıklardır. 1914’lere kadar sık sık özerk davranıp kafa tutan Kürt aşiretleri neden bu tarihte özerk davranamadılar acaba? Ayrıca mutlak tekçi bir Kürt siyasi iradesi yoktu elbette ama grup dayanışması ve yerel iktidarlar vardı. Kürtler hiçbir zaman siyasi otoriteye tam anlamıyla boyun eğen bir halk olmadı. Ermeni Soykırımı’nda da otonom davranıp devletin soykırım kararına tamamen çekimser kalabilirlerdi. Ermenileri korumayı bir kenara bırakalım olaylara kayıtsız kalsalar dahi soykırım bürokrasisinin Kürdistan dağlarına saklanacak Ermenileri bulup imha etmesi asla mümkün olmazdı. Kürt ailelere sorduğunuz zaman hemen her aile ‘Biz Ermenileri koruduk’ derler. Nerde o zaman o Ermeniler? Bu koruma söylemi bence abartılmış bir efsane. Elbette koruyanlar vardır ama bu istisna. Bu abartılmış söylemin istisnayı çaktırmadan kural haline getirdiği aşikâr. Herkes Ermenileri korumuşsa peki öldüren kim? Bu sinik yaklaşım bir taraftan Ermenilerin acısına ortak olma konforu sağlarken diğer yandan zımnen kendisini bu yüz kızartıcı suçtan sıyırma imkânı verdiği ölçüde ‘dostça bir inkâr’ diyebileceğimiz bir kurnazlığın ip uçlarını vermekte. En abartılı rakamlar bile 60 bin Ermeni’nin korunduğunu söylemekte. Bunu kabul etsek dahi katledilenlerin yanında bu çok az bir rakam. Kürtler bırakalım Ermenileri savunmayı olaylara yabancı gibi kayıtsız kalsaydı dahi Ermeniler Kürdistan’da soykırıma tabi tutulamazlardı. En fazla 1890’lardaki gibi kimi yerlerde belki pogrom olabilirdi. O yüzden Kürt iştirakini konuştuğumuzda somut ve daha cesur olabilmeliyiz.

………………………………………………………………………………………………………………………………..

KÜRTLER ERMENİ SOYKIRIMINA İŞTİRAK ETTİ Mİ? http://www.rupelanu.org/kurtler-ermeni-soykirimina-istirak-etti-mi-9649h.htm

Murad  Ciwan  24 nisan 2015

Ermeni soykırımının 100. yıldönümü münasebetiyle, Kürtlerin bu soykırımda rolleri ile ilgili de pek çok iddia güncelleşti. 24 Nisan’a kadar soykırımın 100. yılı anmaları tam yürürken kendimce kenardan köşeden detay sayılabilecek konuları işin içine bulaştırmamak inancıyla bir çaba içinde olmadım. Ama artık bugün gününün geldiğine inanarak bazı noktalara dikkat çekmek istiyorum.

Bana göre Kürt-Ermeni ilişkileri açısından, Ermenilerin Anadolu topraklarından silinmesi sürecini iki aşamaya ayırmak ve Kürtlerin rolünü bu iki aşamayı esas alarak irdelemek gerekir. Birincisi, 1915 soykırımı öncesi Kürt Ermeni ilişki ve çelişkilerinde, hatta çatışmalarında, ikincisi 1915 Ermeni soykırımı ve sonrasındaki süreçte Kürtlerin rolü.

1915 soykırımı öncesi olaylara değinmeden, sadece bir noktayı belirmek isterim. 1915 soykırımında Hamidiye Alayları aktif rol almış iddiası tarihi tahrif etmektir. Kürt karakterli ”özerk” Hamidiye Alayları dönemi, daha İttihat Terakki iktidara gelip Abdülhamid’i düşürdüğünde son bulmuştu. İttihat Terakkiciler çıkardıkları bir kanunla Hamidiye Alayları’nı yeniden örgütlediler, ”özerk” yapılarına ve Kürt karakterlerine son vererek, adını bile Aşiret Alayları olarak değiştirdiler ve onları Osmanlı ordularının diğer redif taburlarıyla aynı statüye indirdiler. Birinci Dünya Savaşı’nda ve Ermeni soykırımında yer alan alaylar, Hamidiye Alayları değil, hiyerarşik olarak tamamıyla orduya bağımlı redif askerler biçiminde örgütlenen Aşiret Alaylarıydı. Hatta İbrahim Paşayê Milli gibi bir Hamidiye komutanının önderliğindeki Hamidiye Alayı İttihat Terakki hükümetince tarumar edilmişti. Aşiret Alayları, üstelik redife dönüşen halleriyle bile kendilerine imkan ve donanım verilmediği için Birinci Dünya Savaşı sürecinde on binlerce Kürt çocuğunu kurda kuşa yem ettiler, telef olup gittiler.

Gelelim Kürtlerin soykırımdaki rollerine… Burada bu role değinmeyeceğim, ama kafamı kurcalayan, rolün ne olduğunu gerçekten açıklığa kavuşturacak bazı sorular soracak, bazı noktalara değineceğim. Cevabını da bu konuda araştırma yapan iddia sahiplerinden almak isterim.

– Soykırım sürecinde, önemli sayıda Kürt  tek tek ya da toplu olarak, bazı şehir eşrafları ya da aşiret yöneticileri, hem yörelerde, hem de tehcir boyunca yollarda hem hükümetin organizesi ve kışkırtmasıyla, hem de menfaat gözeterek Ermenileri katlettiler, paralarını mülklerini çaldılar, el koydular.

– Savaştan sonra da ele geçirdikleri malları-mülkleri geri vermemek için Ermenilerin geri dönmemesi umuduyla dönemin merkezi ve yerel hükümet kurumlarıyla işbirliği eden önemli sayıda Kürt var. Daha sonradan gelip sahipsiz kalan ya da hazine arazisi statüsüne giren mülkleri ucuza alan ya da karşılıksız üstüne oturanlar da var.

– Hatta 19 yüzyılın ikinci yarısından beri Ermenilerle Kürtler arasında Ermenistan-Kürdistan (nerde başlar nerde biter kavgası) üzerinde var olan mücadele de, Sevr sürecinde Kürt Şerif Paşa ile Bogos Nubar Paşa başkanlıklarındaki Kürt Ermeni heyetleri arasında sürmüş, sınırlarda anlaşılamayınca başka konularda ittifak yapmak için sınır anlaşmazlığı sonraya da ertelenmiştir.

Fakat bütün bunlar, ”Kürtler de Ermeni soykırımına iştirak etti” demek için yeterli midir? Modern uluslararası hukuk ”bir halk ve millet olarak Kürtler Ermeni soykırımında suç ortaklığı yapmıştır” diyebilir mi?

Hukukta suçlar ya kişisel ya da meşru kollektif iradenin sonucu kurumsaldır. Bu esas gözetilmeden, halklar, uluslar soykırım yaptı ya da iştirak etti demek mümkün mü? ”Türkler Ermeni soykırımı yaptı” denirken ”Türk halkı bunu yaptı” mı deniyor, yoksa o dönemde Türkler adına var olan, Türkleri temsil eden bir Osmanlı devleti, parlamentosu-padişahı-hükümeti, ordusu, bürokratik kurumlarıyla Türkleri temsil eden karar sahibi kurumlar vardı, her biri soykırım sürecinin belli bir aşamasında karar alımında ve uygulamada suç işlediler mi denmek isteniyor?

– Soykırım sürecinde Kürtlerin iradesini temsil eden bağımsız ya da özerk bir Kürt devleti, Kürt parlamentosu, Kürt hükümeti ya da padişahı ve onların aldıkları bir Ermeni tehciri ve katliamına iştirak etme kararı var mıydı?

-O dönemde var olan Kürt siyasal örgütleri, kurum ve dernekleri, Ermeni soykırımına iştirak etme kararı aldılar mı, İttihat Terakki hükümetinin bu konudaki karar ve uygulamalarını benimsediler mi, övdüler ya da tasvip ettiler mi, çeteler kurup Ermeni katliamı ve soygunu yaptılar mı?

-Oysa Birinci Dünya Savaşı sürecinde Ermeni siyasal örgütleri (dikkat edin sıradan Ermeniler demiyorum, milliyetçi siyasal Ermeni örgütleri) çeteler kurup göze kestirdikleri Kürt köylerine baskın yaptılar, topluca Kürtleri katlettiler.

– O dönemde Kürt şeyhleri, dedeleri, din alimleri, aydınları, Kürt medyası yani Kürt halkının vicdani temsilcileri katliama karşı mı çıktı, iştirak mı etti? Benim bilgilerim hiçbir Kürt siyasal örgütünün, gazetesinin, aydınının, dini ve dünyevi liderinin Ermeni katliamını benimsemediği, aksine Ermenileri katletmeyi yanlış ve günah sayan fetva, nasihat ve görüş belirttikleri, kurtarabilecekleri kadar Ermeni’yi kurtarmak için çaba içinde oldukları yönündedir. Ben Şeyh Said’in, Bediüzzaman Saidê Kurdî’nin, Seyyid Rıza’nın, istisnasız bütün Kürt dernek ve örgütlerinin ve aydınlarının o dönemde Ermeni katliamına karşı çıkmış olduklarını biliyorum.

Şimdi Ermeni soykırımına iştirak edecek bir Kürt devleti, Kürt hükümeti ve ordusu ya da en ufak bir ulusal-siyasal askeri birliği yokken, halk olarak aynı dönemde Kürtler de takibat ve tehcir altındayken, Rus işgalinden kaçıp Diyarbakır Urfa yöresine muhacir olarak gelen Kürtler, hükümetçe orada barındırılmayıp nüfusun %5’ini geçmeyecek şekilde batıya sürülürken, önemli sayıda da olsa bazı Kürt çeteleri, aşiret yöneticileri, İttihat Terakki işbirlikçisi şehir eşrafları soykırıma iştirak etmiş diye Kürtler soykırıma iştirak etti demek doğru mudur? Hangi ulusal ya da uluslararası hukukla, hangi çağdaş vicdanla bu iddia edilebilir? Bu, İngiliz ordusundaki Hindistan asıllı askerler Afrika’da savaşlara katıldılar diye, Hindistanlılar İngilizlerin Afrika’daki katliamlarına iştirak ettiler gibi bir iddia olmaz mı?

O dönemde, benim dedem Ermeni öldürmedi, ama başka bir köydeki Kürt Ermeni öldürdü diye neden benim dedem soykırıma iştirak suçlusu oluyor ki?

Hele dedesi hayatını tehlikeye atma pahasına Ermeni kurtarmış bugünkü Kürt insanlara nasıl senin deden de suç ortağı, özür dileyeceksin deniyor ki?

1906’da Diyarbakır eşrafı Ermeni katlederken, dedesi İbrahim Paşayê Milli ile beraber 10 bin Ermeni’yi koruyan Ahmet Türk’ün tarih bilgisi ve şuuru olmadığından kalkıp üstelik Kürtler adına ‘biz Ermeni katlettik, özür diliyorum” demesi hem hukuki hem ahlaki olarak sorunlu değil mi?

Benim halk ve millet olarak Kürtlerin soykırımdaki rolleriyle ilgili görüşüm en azından bu sorulara cevap bulduktan sonra netleşecek.

 

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir