SİYASETSİZ İSLAM / SİYASETSİZLEŞTİRİLEN İSLAM 2
Hıristiyanlıkta bozulma süreci birinci yüzyılda yaşayan ve Hıristiyanlığın kurucusu sayılan Aziz Pavlus’un müdahale ve öğretileriyle başladı. Pavlus, Eski ve Yeni Ahit’i harmanlayarak oluşturduğu Kitabı Mukaddese kendi yorumlarını da ekledi. Böylece Hz. İsa’ya gelen vahiylerin arasına beşeri düşünceler girmiş oldu. Daha sonra, ortaya çok sayıda farklı İncilin çıkmasının altında Pavlus’la başlayan benzer müdahalelerin yattığı biliniyor. Bundan dolayı Hıristiyanlık, başlangıçta çatıştığı ama bir süre sonra uzlaşmaya girdiği Roma’nın kimi çoktanrılı inanışlarını ad değiştirerek kendine mal etti. En önemli ve esasa yönelik olanı, hiç kuşkusuz çoktanrılı dinlerin bir çoğunda bulunan “üçlemeler”den esinlenen ve vahye dayalı tevhid dinini temelden sarsmış olan “teslis” inancıdır. İlahi dinin tüm konu ve alanlarını şekillendiren temel belirleyici konumundaki Allah inancını zedelediği için etkisi ve sonuçları çok büyük olmuştur.
Bu bağlamda diğer bir husus da yine birinci yüzyıldan itibaren Yunan Felsefesi ile kurulan ilişkinin yol açtığı sorunlardır. Filistin’de doğup Roma İmparatorluğunun topraklarında yayılan Hristiyanlık, Yunan felsefesine göre şekillenen Roma kültür ve felsefesinden etkilendi.
Birinci yüzyılda kilise babaları tarafından oluşturulan ve bozulmada etkili olan Patristik felsefe, inancı akıl temeline oturtma çabasının eseridir. Dini, felsefenin kavramsal araçlarını kullanarak temellendirmeyi amaçlıyordu. Yeni Ahit’in öğretilerine göre anlam kazandırma, felsefi açıklama getirme bu felsefenin temel motivasyonu olmuştur. Hristiyan olan bu filozoflar felsefeyi kullanarak Hristiyanlığı açıklama ve anlatma kaygısı gütmüşlerdir.
Hristiyanlığa bağlı olan ve sekizinci yüzyıla kadar süren Patristik felsefenin ardından on beşinci yüzyıla kadar Skolastik felsefe etkindir. Skolastik felsefe, patristik felsefeye oranla akla daha fazla önem vermiştir. “Aklı inanca ya da vahye tâbi kılan bir felsefe olmakla birlikte, Hristiyanlığın felsefe ya da akılla bağdaşmaz olmadığını göstermeye her fırsatta özen göstermiş olan bir felsefedir.”
Rönesans ve Reform ile birlikte Hristiyanlık adına hareket eden Kilise ve Papa’nın egemenliği sona erdi. Aynı zamanda Hristiyanlığa ve kiliseye bağlı olan Skolastik felsefe dönemi de kapandı. Bundan sonra, günümüze kadar din karşıtı Seküler Modern dönem başladı. Bu aşamada en önemli husus, 1500 yıl süren dinî egemenliğin sona ermesi, yerine seküler bir sürecin başlamasıdır. Bu, dünyanın yeniden şekillenmesini sağlayan büyük bir değişim hamlesi olarak tarihe geçmiştir.